Bugün Yunanlılara Rum, Yunancaya Rumca diyoruz. Türkler Yunanlılarla ya da belki Doğu Roma halkı ile demek daha doğru olur, ilk defa Anadoluya geldiklerinde karşılaşırlar, o zaman Roma ülkesi (“Diyar-ı Rum”) olarak anılan bu topraklarda yaşıyan halk kendine yunanca Romalı yani “Romaioi”, yaşadıkları topraklara, yani bugünkü Anadolu’ya ise Romania (“Roma ülkesi”) diyordu.
Fakat ne ilginçtir ki, yine bugün kendine Romalı diyen bu halka Bizanslı, (Doğu) Roma İmparatorluğu adını verdikleri devletlerine ise Bizans İmparatorluğu adını veriyoruz. Gerçek şu ki bu insanlar kendilerine ya da devletlerine hiçbir zaman Bizanslı dememişler, başkentlerinin tarihi adının Bizantium olmasından öte, böyle bir kelime bile duymuş olduklarını sanmıyorum, onlar ülkelerinin yıkıldığı 1453 yılına kadar Roma İmparatorluğu'nda yaşayan Romalılardı, ölürken birgün ilerde Bizanslı olarak anılıcaklarını bilseler herhalde çok şaşırırlardı.
Hieronymus Wolf 1516-1580 Bizans'ın isim babası |
Doğu Roma yıkıldıktan sonra dünyada adı değiştirilen tek devlet olsa gerek, örneği varsa da ben bilmiyorum. Herşey Alman tarihçi ve araştırmacı Hieronymus Wolf’un 1537 yılında yeni kurulan Augsburg kütüphanesi müdürü olması ile başlar, ana ilgi alanı Antik ve Ortaçağ Yunan eserleridir ve Venedik’ten gelen 100’e yakın Yunanca el yazması eseri Almanca’ya çevirerek çağdaşı Avrupalılar için ulaşılabilir hale getirir. 1557 yılında Yunan tarihi üzerine yazdığı büyük eseri Corpus Historiae Byzantinae adı ile yayınlar ve tarihte ilk defa Doğu Roma imparatorluğu’nu Bizans olarak tanımlar. Burda kastetmek istediği başkenti Konstantinopolis olan Doğu Roma’dır ve bunun için ilginç bir yol seçer ve Doğu Roma yerine şehrin tarihi ismi olan Bizantium’dan devşirme Byzantinae kelimesini türetir.
17. yüzyıl başında Fransa Kralı 14. Louis bilinen tüm Doğu Roma imparatorluğu çalışmalarının birleştirilerek derlenmesini ister ve dünyanın dört bir yanından o zamanlar bilinen başlıca Roma tarihi uzmanlarını biraraya getirir. Wolf’un Corpus Historiae Byzantinae’sı temel alınarak yapılan çalışma 34 ciltlik dev bir esere dönüşür ve adı da yine aynı şekilde konur ve böylece Doğu Roma’nın Bizans olarak isimlendirilmesi bir nevi resmiyet kazanır.
Montesquieu 1689-1755 Batı Roma'yı erdem, Doğu Roma'yı entrika ile özdeşleştirdi |
1548’de yazdığı Yasaların Ruhu (The Spirit of the Laws) ile Amerikan anayasasının en büyük ilham kaynaklarından biri olmuş, 1534’te yazdığı Roma İmparatorluğunun Yükseliş ve Çöküşünün Nedenleri Üzerine (Considerations On The Causes Of The Greatness Of The Romans And Their Decline) isimli eseriyle Napoleon’un aynı Roma gibi tüm dünyayı bir imparatorluk altında birleştirmek benzeri ütopik hedefinin ilham kaynağı olan aydınlanmacı akımın öncülerinden Montesqieu bütün eserlerinde yükseliş ile ilgili kavramları Batı, çöküş ile ilgili kavramları Doğu ile ilişkilendirir. Aynı şekilde aydınlanmacı yazar Edward Gibbon da Roma İmparatorluğu’nun Yükselişi ve Çöküşü (The History of the Decline and Fall of the Roman Empire) adlı eserinde ağırlıklı yükü hristiyan olmasına bağlayarak ama yine de bütün bilgelik ve büyüklüğü Batı’da bütün yolsuzluk, entrika ve çöküşü Doğu'da toplayarak sonuçlandırır.
Edward Gibbon 1737-1794 |
Her iki aydınlanmacı yazar ve öncüsü oldukları diğer aydınlanmacılar Avrupa’da monarşinin bittiği, demokratik parlementer sistemlere geçildiği bir esnada, siyaset felsefesi ile ilgili çığır açıcak çalışmalar yaparken aynı zamanda devlet yönetiminin rönesansını Batı Roma’nın erdemleri üzerine kurup çöküşünü ise gittikçe hristiyanlaşan Doğu Roma’ya mal ettiler, Amerikalı Tarih profösörü Clifton R. Fox’un “what if anything is a byzantine” yazısında da bahsettiği gibi. Grek, latin ve roma gibi soylu kelimeleri başkenti Konstantinopolis olan imparatorluğa yakıştıramayınca ortaya şehrin ilk adına referens veren Bizans ismi çıktı, böylece batı düşüncesinin üzerine kurulduğu Roma İmparatorluğunun erdemi ve başarısı Batı’da Roma adıyla, çöküş ve yolsuzluğu ise Doğu’da Bizans adıyla anılarak bir şekilde greko-romen kültürünün adı da aklanmış oldu. Aydınlanmacıları da bir bakıma anlamak mümkün, kolkola girmiş monarşi ve katolik kilisesine karşı verdikleri son derece haklı mücadelede Roma'nın hristiyan kısmını değil pagan kısmını örnek almaları son derece doğal ama keşke bu Doğu'nun hakkını ismini bile değiştirecek kadar gasp ederek olmasaydı.
Roma imparatorluğu kuruluş tarihini milattan önce 44, Başkentin Roma’dan Konstantinopolis’e taşınması 332, Doğu ve Batı olarak ayrılış tarihini 395, batının çöküş ve doğunun tek imparatorluk olarak kalış tarihini 475 (Roma’nın Vizigotlar tarafından yağmalanışı) ve çöküş tarihini milattan sonra 1453 yılı olarak kabul edersek bence 1500 yıllık tarihinde inişli çıkışlı da olsa askeri, ticari ve kültürel olarak en kuvvetli zamanlarını başkentinin Konstantinopolis olduğu 332 ve 1453 yılları arasında Doğu Roma İmparatorluğu adı altında yaşadığını düşünüyorum, imparatorluğun son yıllarında iyice küçülmüş olduğu, güçsüz düşerek yıkıldığı gerçeği yadsınamaz ama yine de bu tüm olumsuzlukların Doğu Roma’ya yüklenmesini haklı çıkartamaz, Avrupalı çağdaşları ortaçağın karanlığı içinde kalmışken, Konstantinopolis zaman zaman 500.000 kişiyi bulan nüfusuyla, tüm Akdeniz çevresinde Bilim, Kültür ve Sanatın başkentiydi. Bugün ise ne yazık ki Bizans adı nerdeyse tüm dillerde yolsuzluk ve entrika ile beraber anılıyor.
Click here for English
Click here for English
Gibbon halt etmiş.Doğu roma 1123 yıl gibi uzun süre yaşamıştır.bu başarıdır.öte yandan selçuklu ve Osmanlı gibi dev güce komsu olmuştur bununla mücadele ederken batıda latinlerle uğraşmış.İmparatorluk babadan oğula geçmediğinden her fırsatta ayaklanan derebeyleriylede mücadele etmiştir.
YanıtlaSil