13 Şubat 2011 Pazar

Milyon Taşı

Milion Taşı, Kilometre Taşı, Milion Stone, Μίλ(λ)ιον
Eminönü'nden yürüyerek Sultanahmet Meydanına çıktığınızda, Yerebatan Sarnıcı'nın girişinin bulunduğu sokağın ağzını geçer geçmez, sağınızda 18-20 metre yüksekliğinde taştan bir küçük kule görürsünüz, Milyon Taşı bu taştan kulenin tam yanındadır (Google map linki). Mermerden 4-5 metre yüksekliğinde dikdörtgen prizma şekilli bir kalıntıdır, 1967-68 yıllarında üzerindeki yapılar yıkılınca gerçekleştirilen arkeolojik kazılar sırasında bulunmuş Milyon Taşı’na ait bir parçadır.
Milyon Taşı’nı temsil etmesi için tekrar dikilmiştir.  Yanındaki taştan kule ise 16. yüzyılda inşa edilmiş, Osmanlı’dan kalma bir su terazisiymiş, yapımı sırasında anıt su terazisini yapanlara göre engel oluşturmuş olmalı ki su terazisini yapabilmek için zaten oldukça eskimiş haldeki anıtı tamemen yıkmışlar, anıt yaklaşık 400 yıl boyunca tamamen kaybolmuş. Bu anıtın kalıntılarıyla ilk buluşmanızda geçmişini biliyorsanız şimdiki hali bir parça hayal kırıklığı yaratabilir, İstanbul Belediyesi'de aynı şeyi düşünmüş olmalı ki anıtın önüne "Bu taştan sütun bir zamanlar imparatorluğun tüm köşelerine uzunlukların ölçüldüğü bir Bizans zafer takından geriye kalan tek şeydir" yazmış.

"This stone pillar is all that remains from a Byzantine triumphal arch from which
road distances to all corners of the empire were once measued. Date IV. century AD


Birinci Konstantin, Annesi ve ortalarında
Hz: İsa'nın çarmıha gerildiği iddia
edilen gerçek haç
("True Cross")
Anıt 4. yüzyılda şehre adını vermiş Birinci Konstantin tarafından dikilmiş, Konstantin hristiyanlığı kabul eden ilk Roma imparatorudur ve yeni baştan kuracağı imparatorluğun başkenti için pagan geçmişiyle özdeşleşmiş Roma’nın uygun olmayacağını düşünür ve imparatorluğuna yeni, hristiyanlaştırabileceği bir başkent seçer, burası özel konumu ile ticaret yollarının ve o zaman ki Doğu Roma imparatorluğunun coğrafi olarak tam ortasında duran küçük yunan şehri, kurucusu Megaralı komutan Bizas’ın adını taşıyan Bizantium’dur. Konstantin bu küçük şehri Roma İmparatorluğunun yeni başkenti yapar ve adınıda Yeni Roma (“Nova Roma”), Konstantinopolis (“Konstantin’in Şehri) koyar. İmparatorluğun başkenti Roma iken eski Roma’nın merkezi forum’da Roma imparatoru, bugünkü Ağustos ayının isim babası (“Caesar Augustus”) İmparator Agustus tarafından dikilen Milliarium Aureum yani altın kilometre taşı (“golden milestone”) varmış, anıt sıfır noktası kabul edilirmiş ve üzerinde imparatorluğun önemli şehirlerine olan uzaklıklar yazılıymış. O zamanlarda Roma imparatorluğu dışındaki devletler henüz yol ve su kemeri gibi temel medeniyet ölçütü sayılabilecek altyapı yatırımları yapmaktan büyük ölçüde acizlerdi, Roma imparatorluğunun dört yöne yaptığı yollar Başkent Roma’ya geliyor ve hepsi forum’da, şehrin merkezindeki bu anıtta birleşiyordu.

Milliarium Aureum, Milion Taşı'nın
Roma'daki eşleniğinin kalıntıları 


Tüm yollar Roma’ya çıkar sözü burdan gelir.
Aynı şekilde Yeni Roma, Konstantinopolis’e de Roma İmparatorluğunun merkezine yani “dünyanın merkezi”ne üzerinde imparatorluğun önemli şehirlerine uzaklıkların yazılı olduğu bir anıt dikilmiş. Bu şehirlerin o dönemin önemli şehirleri olan Roma, Ravenna, Selanik, Atina, Antakya, Şam, Kudüs ve İskenderiye olduklarını tahmin ediyorum.



Konstantinopoliste ise anıttan çıkan yine Konstantin tarafından imar edilen şehrin ana yolu Messe (Osmanlı döneminde Divan yolu, şimdi Turgut Özal Bulvarı), ilerde Y biçiminde birden çok defa ayrılarak surlardaki Topkapı, Edirnekapı veya Yedikule gibi şehrin kapılarına uzanır, oradan da Akdeniz'in dört bir yanına dağılırdı. Bu nokta hem şehrin hem de dünyanın merkezi, sıfır noktası sayılırdı. Değil mi ki Roma İmparatorluğu dünyanın en büyük devletiydi, başkenti imparatorluğun ve dünyanın merkezi ve onun ana meydanındaki anıtta tüm uzaklıkların ölçüldüğü sıfır noktasıydı. İsmi de bu anlama geliyor, kilometre taşı, Eski yunancada "mile" bin demek eski Roma’da ise bir mil uzunluk bin adet iki adımmış buda aslında bugünün miline çok yakın 0.9 mile yani 1480 metreye denk geliyor. Bir bakıma üzerinde yazan uzunluklar da bugünün miline oldukça yakınmış.

Yapı dört ayaklı bir zafer takıdır: dört ayak, bunları birbirine bağlayan dört kemer ve en üstte bir kubbe’den oluşur, mermerden yapılmıştır. Roma'da bulunan bir sütun şeklindeki eşleniğinden mimari olarak çok daha karmaşık ve görkemlidir. Üzerinde imparator I. Konstantin ve Kudüs’e hacca gittiğinde üzerine İsa’nın çarmıha gerildiği orijinal haç olduğuna inanılan haçı (“True Cross”) bulup Konstantinopolis’e getiren Yalova doğumlu annesi Helena (Yalova’nın tarihi adı bu yüzden Helenapolis’tir) ve aralarında gerçek haç heykeli, arkalarında yunan mitolojisine göre şehrin koruyucusu tanrıça Tike (Roma mitolojisinde “Fortuna”) bulunuyordu.

Bugünkü Düzce'den çıkan Tike heykeli
Kucağında zenginlik tanrısı pluto var.
İstanbul arkeoloji müzesinde görebilirsiniz. 

6. Yüzyılda meşhur imparator Justinianos tarafından ön tarafına bir güneş saati eklenmiş. Duvarlarında ilk zamanlar pagan geçmişin izleri olarak dört atlının çektiği güneş tanrısı Zeus - Helios heykeli ve imparatorlar 2. Teodosius’un at üstünde bronz heykeli, Hadrian ve Trajan’ın kabartmaları varken,  8. yüzyılda ekümenik konsül’ün resimleri işlenmiş. Her türlü dini resmin yasaklandığı ikonoklastik dönemde ise tüm dini tasvirler silinerek yerlerine hipodromdaki at yarışlarının kabartmaları yapılmış.







Bizans zamanından kalan yapıların 1200 yılı itibarıyla 3 boyutlu canlandırmalarını yapan Byzantium1200 adındaki web sitesinde ( http://www.arkeo3d.com/byzantium1200/milion.html ) Milion Taşı'nın 1200 yılındaki 3 boyutlu halini bulabilirsiniz. 

Click here for English

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder