Sultanahmet Meydanı'ndan yukarı doğru Divan Yolu'nu takip edince yaklaşık beş yüz metre ilerde, ilk meydanda, adı üstünde Çemberlitaş'tadır. Konstantin Sütunu, 36 metre yüksekliğinde, taşlarla örülmüş bir kaidenin üzerinde duran, zamanla artık rengi mordan kahverengiye dönmüş, sağlamlaştırmak için araları metal çemberlerle tutturulmuş silindir şeklindeki altı mermer parçanın oluşturduğu bir sütundur. Roma'daki Apollo Tapınağı'ndan İmparator I. Konstantin'in emriyle sökülerek Konstantinopolis'e getirilmiştir, bu nedenle üzerindeki mermer blokların yaşı 2.000 yıldan eski olmalıdır.
Milattan sonra 330 yılında İmparator I. Konstantin tarafından, imparatorluğun yeni başkentinin, Yeni Roma, ("Nova Roma") Konstantinopolis'in kurulması şerefine diktirilmiştir. Aslında şehir o ana kadar Bizantium olarak anılmakta olan, Roma İmparatorluğu'nun eline MS II. YY'da geçmiş, eski bir Yunan kolonisidir, ama 11 Mayıs 330'da bu sütun'un açılışının yapıldığı kutlamalardan itibaren artık Roma İmparatorluğu'nun başkentidir. Osmanlı zamanında halk üzerindeki demir halkalardan mütevellit Sütun'a “Çemberlitaş” adını vermiştir.
Konstantin Sütunu'nun ilk hali:
50 metre yüksekliğindeki sütunun
üzerinde Apollo olarak tasvir edilmiş
Konstantin'in bronzdan heykeli bulunuyor. |
Dikildiği zaman 50 metre yüksekliğinde ve şimdiki yer seviyesinden yaklaşık üç metre aşağıdaymış. Üzerinde şehrin kurucusu Konstantin'in güneşi selamlayan Tanrı Apollo şeklinde bir heykeli varmış. Sütunun ortasında dikili olduğu, doğu ve batı yönlerinde iki büyük girişi olan, senato binası ile birlikte hamamlar ve kiliselerin bulunduğu yaklaşık çapı 400-500 metre olan meydanda yine aynı şekilde şehrin en önemli meydanı olarak tasarlanmış ve yine Konstantin tarafından yaptırılmış ve Konstantin Meydanı olarak adlandırılmıştır. İstanbul'un 1200 yılındaki üç boyutlu yeniden canlandırmalarını yapan Byzantium 1200 sitesini ziyaret ederek 1200 yılındaki Konstantin Meydanı'nın ihtişamı ve Sütun'un ilk halini gösteren resimleri incelemenizi tavsiye ederim.
Sütun'un üstünde duran Apollo olarak tasvir edilen Konstantin'in elinde tuttuğu küre, İsa'nın Kudüs'te çarmıha gerildiği "Gerçek Haç"tan bir parça içeriyormuş ve Sütun'un altındaki bir haznede Hristiyanlığın kutsal emanetleri olan Maria Magdelena'nın İsa'nın ayağını yıkamak için kullandığı testi, İsa ile birlikte çarmıha gerilen iki hırsızın haçlarından parçalar ve İsa'nın Balık ve Ekmek Mucizesi'nde kullandığı sepet varmış. Ayrıca Truva'dan getirilen Tanrıça Athena heykelciği ve Roma şehrinin koruyucu heykelciği de Konstantin tarafından alınıp yeni başkente, Konstantinopolis'e getirilmiş ve Sütun'un altındaki hazneye saklanmış.
Kolon başının altındaki antik yunanca yazı: "Inançlı Manuel zamanla hasar gören bu sanat eserinin onarımını yaptırmıştır" |
1106 yılında çıkan bir fırtınada sütunun üstündeki Konstantin heykeli ve en üstte duran üç mermer silindir parçası düşmüş ve böylece boyu 35 metreye inen sütun İmparator I. Manuel tarafından onarılmış ve üzerine de bir haç konulmuş. Sütunun en üstünde boş duran mermer sütun başına dikkatli bakacak olursanız antik yunanca bir yazı görürsünüz, bu yazı sütunu tamir ettiren Manuel tarafından yazdırılmıştır. Daha sonra 1453 yılında şehri alan Osmanlılar tarafından tepesindeki haç indirilmiştir. Sütunun bugün üzerinde oturduğu örme taştan kaide ise 18. YY'da bakımını yaptıran I. Abdülhamid tarafından yaptırılmıştır.
Konstantin Sütunu'nun bence en önemli özelliği, Roma'nın din değiştirme sürecini üstündeki Apollo heykeli ve altındaki Hristiyanlığın kutsal emanetleri ile en iyi şekilde sembolize etmesidir, sütun tam anlamıyla melezdir, ne pagan ne de hristiyandır. 11 Mayıs 330 yılında açılışında yapılan kutlamalar bile zamanın ruhuna ya da kafa karışıklığına da diyebiliriz uygun bir şekilde yarı pagan yarı hristiyan ayinlerle yapılır, işte tam bu zamanlarda, aynı bu sütun gibi şehrin insanları da paganlıktan hristiyanlığa geçmektedir.
Click here for English
Click here for English
Bu durumda, Abdülhamid'in yaptırdığı örme taştan olan kaide aslında, sadece sütunun altındaki eski kaideyi değil, sütunun başlangıcındaki mermerin bir kısmının da etrafını sarıyor... mu? Yani örme taşı söksek, ortasından sütunun mermerleri çıkar... mı?
YanıtlaSilNeyse, asıl diyeceğim, Byzantium 1200 sitesi ile ilgiliydi... Ne müthiş bir çalışma bu! Yapanı tebrik etmek istedim; ama ne adı var, ne sanı... Biliyorsan hürmetlerimi sen ilet Ahmet :)
Valla Meri benim tahminimde o yönde. Tam olarak bilmiyorum ama muhtemelen haklisin, orme taslar kalkarsa sutunun mermerleri ortaya cikacaktir diye dusunuyorum.
SilByzantium 1200 sitesi ne kadar guzel di mi? soyliyecek birsey yok...
çok yararlandım teşekkürler
YanıtlaSil