14. yüzyıl
başında geçirdiği büyük restorasyon sonrasında halka açıldığında, Kariye
Kilisesi'nin duvarlarındaki resimleri ilk defa gören Konstantinopolis halkı,
yüzyıllardır alıştıkları derinlik duygusu olmayan, donuk ve fazlasıyla tanrısal
ikonalar yerine gerçekçi, hümanist ve en
önemlisi derin bir perspektif duygusuyla adeta üç boyutlu resmedilmiş
mozaikleri ve freskoları görünce çok şaşırmış olmalı. Sanat tarihçisi
Otto Demus, Kariye Kilisesi'ni Bizans'ın
ve alışılagelmiş Ortaçağ sanatının tüm kurallarının yıkıldığı yer olarak tanımlar. Birbirinden bağımsız ve neredeyse aynı anda, İtalyan
ressam Giotto İtalya'da
Arena (Scrovegni) Şapeli’nde ve bugün maalesef
adını bilmediğimiz Bizanslı sanatçılar, Konstantinopolis Kariye Kilisesi'nde,
Eski ve Yeni Ahit'in yüzyıllardır
aynı donuk ve cansız şekilde resmedilen sahneleri
ve yüzlerini
bambaşka bir biçimde resmetmeye başlamıştı. Yaptıkları
işin yüzyıllar sonra resmin Rönesans'ını başlatmak olduğunu bilseler herhalde
onlar da en az yaptıkları sıradışı moziklari ve freskoları ilk defa gören halk kadar şaşırırlardı.
Kariye Kilisesi
Tarihi Yarımada'da, Teodosius surlarının hemen içindedir. Antik
Yunanca'da "kırsal alan, şehrin dışında kalan" anlamındaki Kariye
(Chora) ismini ise bir zamanlar şehrin önceki sınırları olan Konstantin
Surları'nın dışında olmasından alır. Eskiden bir çok yapıdan oluşan ve
oldukça büyük bir manastır olan Kariye'den günümüze sadece kilise kısmı
kalmıştır. İlk yapılış tarihi tartışmalı olmakla beraber 3. yüzyıl olduğu
sanılmaktadır, o zamanki şehrin oldukça dışına yapılan yapı bir dini merkez
olarak önemini 4. yüzyılda erken Hristiyanlık döneminde İznik'te Romalılar
tarafından öldürülen Aziz Babylas'ın mezarının içine taşınması ile kazanır.
![]() |
Giotto di Bondone - Scrovegni Şapeli - 1306 |
![]() |
Tarihin en büyük şapkalı adamı, Methochites İsa'ya Kariye'yi takdim ediyor. Bu mozaik hemen girişte ana kapı üstündedir. |
Kariye'yi ayağa dönemin önemli ismi Theodore Methochites kaldırır. 1260 yılında İmparator Michael VII. Paleologos'un sarayının önemli
isimlerinden George Metochites'in oğlu olarak İznik'de dünyaya gelen Methochites, Konstantinopolis'te iyi bir
eğitim alır ve zamanla başbakanlığa (Mega Logothetes) yükseleceği İmparator II.
Andronikos'un sarayında kendine danışman
olarak yer bulur. Babası George Metochites gibi kendisi de Ortodoks ve Katolik
Kiliselerinin birleşmesinin koyu bir taraftarıdır. Devlet adamlığının yanı sıra, yazar, filozof ve hatta
bilimadamı da olan Metochites ölürken geriye şiirler, Aristocu ve Platoncu
felsefe üzerine denemeler ve astronomi üzerine kitaplar bırakır. Yaşadığı devrin imparatordan sonra en zengin ve nüfuzlu şahsiyeti olan
Methochites, her açıdan ilginç bir adamdır; başbakanlığa kadar yükselecek
yönetim yeteneği ve azme sahip olan Methochites aynı zamanda felsefe denemeleri
ve astronomi hesap tabloları yazan, hakkında söylenenlere göre gündüzleri
devlet adamlığı geceleri bilim adamlığı yapan nevi şahsına münhasır bir
şahsiyettir. O zamanlar çok revaçta olduğu üzere, aynı İtalyan Medici'ler gibi,
Bizans'ın zengin aristokratları da servetlerinin bir kısmını sanat ve bilimi
desteklemek için kullanır, çoğunlukla da
kilise yaptırır ve içinin resimlerini zamanın ünlü ressamlarına
çizdirirdi. Bu bir çeşit günah çıkarma ve kazanılan gücün ve paranın bir
kısmının halka geri ödenmesiydi. Yaptıran ister banker Medici'ler, ister
başbakan Methochites olsun, yaptırılan ister cami, ister kilise olsun, demek ki
hiçbir devirde çok para günahsız olmuyormuş... Neyse, konumuza geri dönelim,
Methochites için rüzgar 1328 yılında imparator değişimiyle dönecek, yeni
imparator kendine tehdit gördüğü Methochites'in tüm mal varlığına el koyup önce
sürgüne gönderecek sonrasında ise bir keşiş olarak bir zamanlar kendi restore
ettirdiği manastıra, yani Kariye'ye bir keşiş olarak dönmesine izin verecektir.
Methochites hayatının son yılarında bir zamanlar gücü ve servetiyle yaptırdığı,
duvarlarına sahip olduğu vizyonla resim sanatında bir devri kapatıp bir devri
açacak kadar ilerici, görenleri hayretler içinde bırakan güzellikte mozaikler
ile süslettiği manastırında hüzün ve melankoli içinde hayatının son yıllarını
sıradan bir keşiş olarak geçirir ve 1332 yılında ölür. Mezarı Kilisenin içinde,
cenaze şapelinde, Paracclesion kısmındadır.
Kariye'de her biri Eski
ve Yeni Ahit'ten önemli sahneleri resmeden yirminin üstünde mozaik olmasına
rağmen bu yazıda en beğendiğim ve sanatsal açıdan önemli bulduğum üç
tanesini detaylı olarak anlatmaya çalışacağım:
Suriye valisi Cyrenius'un huzurunda nüfus sayımı ve vergi için kayıt olma
Bu mozik kilise
narteksinin sol kısmında bulunur. Tüm yapının en güzel mozaiklerinden biridir.
Yapan sanatçının arkadaki binalar ve ağaç ile yarattığı derinlik ve perspektif
duygusu ve yüzlerdeki canlı ifadeler şaşırtıcı derecede güzeldir. Mozaiğin konusuna gelirsek; Roma
İmparatoru Augustus vergi hesaplamaları için tüm Roma vilayetlerinde nüfus
sayımı yapılmasını emreder, o devirde nüfus sayımlarında herkes doğduğu şehre
giderek sayıldığı için Yahya'da eşi Meryem'i de alarak yaşadıkları şehir
Nasıra'dan memleketi Beytüllahim'e gider. Mozaik, o zaman ki Suriye valisi
Cyrenius'un huzurunda vergi için nüfusa kayıt olan Meryem ve hemen arkasında
Yahya'yı gösterir. Mozaiğin sol tarafında Cyrenius arkasında bir Roma askeri
ile altın bir tahtta oturmakta, orta tarafta iki nüfus ve vergi memuru kayıt
işlemini yapmakta ve sağ tarafta ise Meryem ve Yahya sorulan sorulara yanıt
vermektedir.
Paracclesion, cenaze
şapelinde ki Anastesis (Mahşer günü) konulu fresko.
Paracclesion
kısmının sonundaki yarı kubbededir ve beyazlar içindeki İsa'nın mahşer günü
cehennemin kapılarını kırarak Adem ve Havva'yı mezarlarından çıkarıp
diriltmesini anlatır. Buradaki en ilginç
detay freskonun sol tarafında ki kalabalığın önünde duran Abil'dir. Havva ve
Adem'in çocukları Kabil, ilk doğan insan ve kıskançlıkla öldürdüğü öz kardeşi
Abil ise ilk ölen insandır. Burada Abil elinde tuttuğu çoban asası ve
arkasında duran azizler ile resmedilir, arkasına doğru bakar, öz kardeşi
tarafından öldürülen Abil'in yüzündeki genç ve hüzünlü ifade etkileyicidir. Bu
fresko 14. yüzyılın başında çizilirken Caravaggio ve Rembrandt'ın karanlık
fonların önünde bizi resmin öznelerine ışık tutarak büyülemesine daha yüzyıllar
vardı ama simsiyah gecenin ve yıldızların içine yerleştirilmiş bembeyaz
giysileriyle İsa bakana daha ilk anda ben burdayım der.
Meryem'in anne ve babası Anne (Hannah) ve Joachim'in (İmran) Meryem'in doğacağı müjdesine
beraberce sevinmeleri
Bu mozaik
Meryem'in hikayesinin anlatıldığı iç narteks kısmındadır. Çocukları olmayan
Hannah ve İmran'a Meryem'in doğacağı müjdesi melekler tarafından verilir. Bu
mozaikte beni etkileyen Hannah ve İmran'ın birbirlerine sarılışlarının
doğallığı ve güzelliğidir; bu hem Ortodoks hem de Katolik kiliselerinde çokça
resmedilen "Tanrıanasına (Meryem) gebe kalış" (the conception of the
theotokos) isimli freskodur ve böylesine gerçekçi, yüzlerin öpüşürcesine
birbirine yakın olduğunu bundan öncesinde, Ortaçağ'da pek görmeyiz.
Click here for English
Click here for English
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder