20 Mayıs 2012 Pazar

İmrahor Cami, Aziz Stoudios Manastırı ve Aziz Yahya Kilisesi

Samatya'da, İmrahor İlyas Bey Caddesi üzerinde, Aya Konstantino Kilisesi'nin arkasında, İmam Aşir Sokaktadır. Çevre ahalisi malesef yapıyı ne İmrahor Cami ne de Aziz Stoudios Manastırı adıyla bilmiyor, sokaktaki insanlara ya da esnafa sorarak ulaşmak isterseniz "İmrahor İlyas Bey Anıtı" demekte fayda var. Yapı oldukça kötü durumda ve çatısı yok, haliyle artık ne kilise ne de cami olarak hizmet vermiyor, kapısındaki tabeladan da anlaşılacağı üzere şu an ki statüsü "Anıt", yani müze değil ama giriş yasak, dilerim en kısa zamanda bakımdan geçirilerek, müze olarak ziyarete açılır ve koruma altına alınır. Zira bu yazı kapıda ki görevliye bütün ricalarıma rağmen "Ayasofya Müzesi'nden özel iznim" olmadığı için içine giremediğim, ancak önüne park etmiş bir kamyonun kasasına çıkarak duvarın üstünden uzaktan görebildiğim bir yapı ile ilgili olacak, bu yüzden malesef detaylar için başkalarının içinden çektiği resimleri kullanacağım.
Aziz Yahya Kilisesi - Kuzey Cephe Duvarı
Yapı istanbul'da günümüze ulaşmış en eski kilisedir, her ne kadar yazının başlığında Aziz Stoudios Manastırı geçmekteyse de bugün ayakta kalan kısım sadece manastırın bazilika şeklinde inşa edilmiş, Aziz Yahya'ya adanmış olan kilisesidir. Manastır,  Konstantinopolis'e yerleşmiş Roma Senatosu Konsülü  Stoudios tarafından milattan sonra 462 yılında yaptırılmıştır, Akoimetoi (acoemetae) yani Uykusuzlar ("a" negatif artikel ve "koimetoi" uyumak) mezhebine aittir, mezhebin adı nöbetleşe 7/24 dua etmelerinden gelir, manastırda keşişler vardiyalar halinde gece gündüz dua ederek ayinin devamlılığını sağlarlarmış. En kalabalık zamanlarında John Freely ve Ahmet Çakmak'ın "Istanbul'un Bizans Anıtları" kitabında söylediklerine göre manastırdaki keşiş sayısı bini buluyormuş.
Aziz Teodorus (759-826)
Manastır altın çağını 799 yılında Aziz Teodorus manastırın baş keşişi olunca yaşar. Aziz Teodorus yedinci ve sekizinci yüzyıllarda etkili olan, tüm dinsel resimleri yasaklayan ve yapanları ölüme mahkum ettiren "İkona kırıcılık" ("Iconoclasm") döneminde, her ne kadar başarılı olamasa da, imparatorları karşısına alarak bu uygulamaya karşı çıkmış, üç defa şehirden sürgün edilmiş ama her seferinde geri dönmüş, politik ve entellektüel olarak son derece aktif bir din adamıdır. Onun manastırın yönetiminde olduğu sürede manastır bölgenin dinsel, sanatsal ve entellektüel anlamda merkezi haline gelmiş, keşişler eski el yazmalarını çoğaltmış, ilahiler bestelemiş ve ikonalar çizmişler.

Aziz Yahya Kilisesi Güney Cephe Duvarı
Manastır aynı zamanda tarihte de önemli olaylara tanıklık etmiş, imparator beşinci Mikahil tahttan indirilince canını kurtarmak için Stoudios Manastırı'na sığınmış ama buna rağmen öfkeli kalabalık imparatoru dışarı çıkartmış ve gözlerine mil çekerek Sakız Adası'na sürgüne göndermiş. İmparatorlar Ishak Birinci Komnenos ve Mikhael Yedinci Dukas emekliliklerinde bu manastırda inzivaya çekilmişler. Elli yedi yıllık Latin istilası sonrasında şehri geri alan imparator Mikhael Sekizinci Palaiologos şehre törenlerle girişinde ilk olarak yürüyerek bu manastıra gelip, dua etmiş ve sonra at üstünde Aya Sofya'ya devam etmiş. Ama en ilginç hikaye şüphesiz Sultan Beyazıd'ın oğlu Şehzade Yusuf'undur, kesin bilinen gerçek Şehzade Yusuf'un bir şekilde Konstantinopolis'e geldiği, hristiyanlığı seçtiği, ismini Demetrios olarak değiştirdiği ve bu manastırda yaşadığı, öldüğü ve gömüldüğüdür, tartışmalı kısmı ise hikayenin detaylarındadır: Londra Üniversitesi'nde Bizans Tarihi Profösörü Jonathan Harris'in "Bizans'ın Sonu" isimli kitabında yunan edebiyatı ve Konstantinopolis'e hayran olan Şehzade Yusuf'un kaçarak Bizans'a sığındığını söylerken, Alexander Van Millingen Bizans Kiliseleri adlı kitabında bizzat Beyazıd'ın Yusuf'u Bizans'a rehine olarak bıraktığını söyler. Aynı yıllarda Beyazıd'ın Bizans Prensi Manuel'le beraber sefere çıktığını düşünecek olursak, karşılığında da Osmanlı Şehzadesi Yusuf'un rehin bırakıldığı ama hristiyan olup bir daha geri dönmediği ikinci senaryo yunan edebiyatına hayran olup Bizans'a kaçan şehzadeye nazaran bana biraz daha gerçekçi geliyor.
Korint Sütun Başları
Bugün artık Aziz Stoudios Manastırın'dan pek bir iz kalmamakla beraber geriye sadece Aziz Yahya Kilisesi kalmıştır. Kilise dikdörtgen bir bazilika olarak inşa edilmiştir, bugün içerisinde bulunan kolonların sağ kolda olanları yıkılmış, sadece sol kolda olanları ayaktadır. Sütun başları korint stilinde olup resimlerden ne kadar güzel oldukları görülmektedir. Kilisenin içerisi ile ilgili yazılı metne on beşinci yüzyılda gezgin İspanyol Büyükelçisi Ruy Gonzales de Clavijo'nun yazdığı anılarından ulaşıyoruz, Konstantinopolis'e gelen büyükelçi kilisenin içini şu satırlarla tarif eder:
" ... içerisinde yedi altar vardır, tavanı, duvarları ve koridorları hikayeler anlatan çok zengin moziklerle süslüdür ve ana salonunda yeşil renkli yirmi dört kolon vardır."
Bu satırlardan kilisenin içerisinin bir zamanlar yerden tavana kadar son derece güzel mozaikler ile kaplı olduğunu anlıyoruz.
 
Yapı en büyük zararı Latin istilası esnasında yaşamış, sonrasında gelen 1782 büyük yangını ve  1894 depremiyle beraber bugünkü yıkıntı halini almıştır. 1453 yılnda Osmanlı'nın şehri almasından sonra II. Beyazıd döneminde padişahın imrahoru yani ahırcı başı olan İlyas Bey tarafından restore edilerek cami haline getirilmiş ve 1908 yılında çatısı çökünce terk edilmiştir.


  
Büyük ihtimalle altı ya da yedinci yüzyılda manastır keşişlerinden birinin yazdığı şiir:

"Hiç bir barbar yüzüme bakamaz, hiç bir kadın sesimi duyamaz.
Tam bin yıldır aylak bir erkek girmemiştir kapısından, hiç bir dişi geçmemiştir yakınından.
Hücrem bir saray gibidir: bir zeytinlik ve bir asma bahçesi çevreler etrafını,
Önümde zarif ve bereketli selvi ağaçları, bir yanımda çarşısıyla şehir,
Bir yanımda tüm kiliselerin anası ve dünyanın krallığı.... "

Click here for English

1 yorum:

  1. wikimapia linki:
    http://wikimapia.org/#lat=40.9961358&lon=28.9285738&z=18&l=36&m=h&search=samatya

    YanıtlaSil